12 Şubat 2010 Cuma

cuma

Yoğun bir haftanın bitmesiyle beraber daha yoğununa dalınacak hafta sonuna doğru...Konuşmaya çalışan ve anlatan başlar tv'de...Karanlık oda,bilgisayar,tv ve perdesi olmayan camlardan süzülen yabancı şehrin ışığı ile hafif loş...Çalan telefona cevap vermek istemeyen bir insan...
Düzeltebilmeli insan yanlışları ve davranışları...19 yaşında bir kız olabildiğine yanlış hayata batmış...Uğraşıp çıkartmak mı onu kuyudan yoksa telefona cevap vermek istemeyen insan olmaya devam etmek mi...Bocalıyor insan bazen,daha doğrusu bazenden daha sık,çünkü;hayat kolay değil dost...Yabancı herkes herkese unutuluyor gerçek,unutulmak istenmese de,dön gerçeğe hadi dön gerçeğe,hadi dön,hadi gerçek,hadi....

11 Aralık 2009 Cuma

bir gün

Duygulardan uzak ama garip bir şekilde karşılaşmış iki tenin bir kaç gün sonrasındayım...Yanlış yaptığını bilerek nereye kadar gidilebilir bir insan...Hele bırakmak isteyip bırakamamak,daha doğrusu istek duymak istemeyip uzak kalamamak nasıl çözümlenemez bir şeydir...Ağzı olmayan geveze adam demeye başladım kendime,durmuyor çünkü kafamın içindekiler...Düşünememeyi isterdim bir müddet,isterdim kafamın tatile çıkmasını...Hele üzerine eklenen bir miktar borç,iş yükünün artması,kimseyi kırmadan üzmeden yaşamaya çalışmakta yormuyor değil.Tek fark artık pesimist ruh halinden biraz daha merkeze doğru kaymış olmam...Gülüyor yüzüm artık hafiften kahkahalar bile oluşmakta artık...Düşünürken geçmişi,güzelliklerini düşünüyorum,tavsiyedir acizane bir başkasına,her şey anlamlı ise;geçmişte kalınmış ise,güzelliğini düşün,film karesi gibi geçen zamanın ezici yoğunluğunda güzelini daha güzelini...

25 Kasım 2009 Çarşamba

İş ortamı,bayrama yakın bir zaman dilimi,bir kaç insan beynimin içinde.Nereye doğru kaysam bir korku,zaman işte böyle geçiyor.Değilmiydi ki zaman,göreceli yani izafi yani kesrep,vahdet aleminden uzakta-belkide çok yakın da-düşünsel süreçlerin karmaşıklığıyla beraber akıyorum Vega yıldızına doğru.Bir ben akmıyorum tabi ki,sen,o,bu dünyada yaşayan veya ölmüş herkes akıyor herkül takımyıldızına.Hemde devasa bir hızla.İşte akarken güneş sistemi,düşünüyorum iş ortamını,bayramı ve beynimin içinde ki bir kaç kişiyi.Bu kişilerden bir tanesi eskilerden hemde çok eskilerden,yara açıcı denebilir lakabına,fırladı birden anılardan ve kaldı bir kaç gündür...Akıyor güneş sistemi ve ben düşünüyorum izafi yani göreceli yani maddesel şeyleri soyut alemde,hemde vahdet alemine çok uzakta-belki de çok yakında-...

14 Haziran 2009 Pazar

beyaz kedi ve ben

Yeni bir ev içerisinde yeni bir şehrin manzarası gözümün önünde...Daha açık ve net,diğer şehre göre alabildiğine geniş bir bakış açısı...Tek fark var;artık bir ev arkadaşım yok...Dertlerin paylaşılabileceği tek mecra;secde...Evime bir misafir almak isterken,en azından yaşayan bir organizma ile evi paylaşmak isterken ve pet-shop'ların içerisine dalmaya hazırlanırken,gördüm onu,caddenin hemen karşısında...İki güzel kız okşuyordu güzel elleriyle,güzel bedenini...Bekledim sıramı,kızlar gitti bir süre sonra...Geçtim karşıya arabalara dikkat etmeden...Dünya'ya en fazla 2 ay önce merhaba demiş olan bembeyaz,sadece kafasının üzerinde üç çizgi halinde siyah şeridi olan kedi yavrusunu...İtiraf etmeliyim onu ilk gördüğümde bembeyaz değildi...O koca caddenin hemen yanında kimbilir ne kirletmişti bedenini ve o beyaz pamuklu giysisi neden griye çalmıştı...Üç gündür ev arkadaşım,adını koymadım henüz,belliki şimdiden bir çok hikayesi var...Her ne kadar pet-shop'cular kedi asla yıkanmaz desede,yıkadım onu bir güzel,yıkandıktan sonra bünyesinde oluşan ince tremoru(titremeyi) kendi vücut sıcaklığımla gidermeye çalıştım...Tremoru ve korkusu geçtikten sonra,o bembeyaz pamuksu tüyleri kabardı kabardı...Bir özelliğini daha öğrendim,yeni ev arkadaşım ton balığına bayılıyor...Şimdi ise tam karşımda koltukta öylesine mesut bir uykuya dalmış vaziyetteki...Beyaz kedi ve benim dostluğum yeni bir şehirde başladı...Beni yalnızlıktan alıkoyan yaratıcıma Hamd-ü Senalar olsun...Ve ÖSS'ye giren kardeşime yardımcı olsun...

4 Haziran 2009 Perşembe

görünen ve çalışılan

Bir ben görüyorum
Arınmaya çalışan,beninden.
Çabalıyorum
Sahne de işte gösteri
İşte tam şurada,yanında,
Bir göz görüyorum,kör
ve,
Bir kör görüyorum,göz...

Yöneticilik ve tevazu

Bir yere gidersiniz yönetici olarak...Sizden yaşca başça büyük insanlar oralarda 30 yılı aşkındır çalışmaktadır...İyi yöneticilik yapabilmek için,araya mesafe koymalısınız...Mesafenin dozunu ise insanın kişiliği belirler...Sizden en az 25 yaş büyük birinin sizen izin alması ne garip,izin kağıdını imzalamanız ve gidebilirsin demek ise çok kolay değil benim için...Kurallar olmasa ve herkes insanca yaşasa bunlara gerek kalmayacak,sıkılıyorum bazen...Veya bir başkasının (özellikle o kurumda yıllarca hizmet vermiş birinin ) odanıza girmek için kapıyı çalması ve girebilir miyim diye sorması...Yönetici isen ve tevazu sahibi isen işin çok zor...Ayar yapmak zor...İnsanlara iyi niyet gösterdiğinizde (özellikle bizim memlekette) iyi niyetinizin karşılığı olarak önünüze koydukları şeylerin iğrençliğinden de haberdarım...İş hayatı olsun yada kadın-erkek ilişkileri olsun hep bu yönde ilerler...Vel hasıl kelam;eğer mütevazi isen ve bunu sırf Allah rızası için yapıyorsan,yüce yaratıcının önüne çıkardığı sınavlara da sabretmek zorundasın...Çünkü;her iyi niyet mutlak suistimal edilecek ve karşına gelecektir...Benim yaşamım böyle geçti...Son cümle;Bu hayat (özellikle de gözlerini dünya'da son kez kapata(cağın-cakları)) ana kadar iyi kalmak isteyenler için çok zor geçecek...Yerküre de yaşıyorum ama evime halen alışamadım...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

yeni yerlere uzaktan bakış

Bilmediğim bir yere gideceğim yarın öğlen saatlerinde...Hayatın en sevdiğim yanı içerisinde barındırdığı bu süprizler işte...Daha 15 güne kadar hayatımı nerde sürdüreceğimi bilemezken,şu an gideceğim yerin bileti bile alındı...Zaten hayatın içerisinde ki bu süprizler de olmasa çekilecek gibi değil...Gün boyu Sıla'yı dinledim...Beni üzen ise benim Sıla'yı dinlerken düşündüğüm kişinin,bir başkasını için üzülüyor olma ihtimali...Nedense her ayrılık sonunda düşünürken terkedeni,hep böyle oluyorum...Sanırım her insan gibi bende mutsuzluğu seviyorum,kedersiz geçirirsem zamanı istediklerim olmayacak gibi hissediyorum...Yalnızlığın insana yaptırdıklarına bakın...

Bilmediğim yere giderken kendimi zorluyorum...Gitmeliyim,gitmek zorundayım...Kalanlar sağlıcakla kalsın...İşte bir adamın 'yeni yerlere uzaktan bakışı'...Boş valiz beni beklerken,bende onu bekliyorum ve gidiyorum...